🔥 Yanan Ormanlara Yine Çam Dikmek Doğru mu?

Yaz mevsimi, güneşiyle beraber maalesef yangınları da getiriyor. Her yıl olduğu gibi bu yıl da ekranlarımız alev alev yanan orman görüntüleriyle doldu. Kimi zaman bir sigara izmariti, kimi zaman bir piknik ateşi, bazen de kasıtlı çıkarılan yangınlar… Sebep ne olursa olsun sonuç aynı: Binlerce hektar orman kül oluyor, yaban hayatı yok oluyor, hava kirliliği artıyor ve doğa büyük bir yara alıyor.
Ancak bu acı manzaradan sonra gözümüze çarpan başka bir durum daha var: Yanan yerlerde yeniden başlatılan ağaçlandırma çalışmaları. Törenle dikilen fidanlar, atılan sembolik kürekler, umut dolu sözler... Ama o fidanlar hangi tür? Maalesef yine çoğunlukla çam.
🌲 Çam Ormanları Neden Bu Kadar Kolay Yanıyor?
Önce temel meseleyi anlamakta fayda var. Türkiye’nin Ege ve Akdeniz bölgelerinde yaygın olan kızılçam ormanları, yapısal olarak yangına çok hassastır. Bunun birkaç nedeni vardır:
-
Reçineli yapıları sayesinde çok kolay tutuşurlar. Reçine, neredeyse bir yangın hızlandırıcı gibidir.
-
İğne yaprakları kuru olduğunda zeminde çok yoğun bir yanıcı örtü oluşturur.
-
Sık dikim nedeniyle bir ağaç yanmaya başladığında, yangın hemen diğerlerine sıçrar.
-
Ve en ilginci: Kızılçamın doğası gereği yangına “alışkın” olmasıdır. Evet, yanlış duymadınız. Kızılçam, yangınla birlikte çoğalabilen bir ağaçtır. Kozalakları yüksek sıcaklıkla açılır ve tohumlarını salar.
Bu nedenle bazı uzmanlar, yangının bu tür ormanlarda “ekosistemin bir parçası” olduğunu bile söyler. Ancak bu söylem yanlış anlaşılmamalı. Doğal döngüyle çıkan yangınla, insan eliyle çıkarılan ya da ihmal sonucu oluşan yangın arasında büyük fark vardır.
🌱 Hep Aynı Ağaç Neden Dikiliyor?
Bu sorunun birkaç cevabı var:
-
Kızılçam doğal yayılış alanında bulunuyor. Yani bu bölgelerde zaten doğal olarak kızılçam yetişiyor.
-
Hızlı büyüyor. Yangından sonra toprağın çıplak kalmaması için hızlı büyüyen bir tür tercih ediliyor.
-
Ekonomik getirisi var. Reçine, kereste, mobilya sektörü gibi alanlarda kullanılıyor.
-
Ormancılık alışkanlıkları. Orman Genel Müdürlüğü’nün onlarca yıldır uyguladığı planlar genellikle bu türü önceliyor.
Ama burada kritik bir nokta var: Hızlı büyüyen bir ağaç, her zaman doğru tercih değildir. Çünkü hızlı büyüyen ama tekrar tekrar yanmaya açık bir ormanı yeniden kurmak, aslında gelecekte yeni felaketlere zemin hazırlamak demektir.
🌳 Ne Yapmalıydık?
Bilim insanları ve ekolojistler bu konuda yıllardır uyarıyor. Yanan alanlara sadece ağaç dikmek yetmez; ne diktiğiniz çok daha önemlidir. Bazı öneriler şöyle:
-
Doğaya müdahale etmeyin. Birçok orman alanı kendini zamanla yenileyebilir. Bu doğal sürece izin verilmelidir.
-
Karışık türler dikin. Meşe, sandal, zeytin, keçiboynuzu gibi yerli türlerle karma yapılar oluşturulmalı.
-
Biyoçeşitlilik gözetilmeli. Sadece ağaç değil; kuşlar, mantarlar, çalılar, böcekler... Orman bir bütündür.
-
Yangına dayanıklı zonlar oluşturulmalı. Orman içi yollar, yangın şeritleri, bakım faaliyetleri planlı yapılmalı.
Yani mesele sadece “yeşil alanı geri kazanmak” değil. Doğru şekilde, doğru türlerle, doğru planlamayla yapmak gerekiyor. Aksi takdirde her yıl aynı döngüyü tekrarlar dururuz: Orman yanar, üzülürüz, törenle fidan dikeriz, birkaç yıl sonra o alan yine yanar.
🐿️ Orman Sadece Ağaç Değildir
Birçok insan ormanı yalnızca “ağaçlar” olarak düşünür. Oysa orman, toprağındaki mikroorganizmalardan tutun, içindeki sincaplara, kuşlara, mantarlara kadar çok geniş bir yaşam alanıdır. Ağaç dikmek, bu büyük sistemin yalnızca küçük bir parçasıdır. Özellikle yangın sonrası bu hassas ekosisteme hemen müdahale etmek, doğanın kendi iyileşme sürecini de sekteye uğratabilir.
Kimi zaman hiç ağaç dikmemek, doğanın kendini onarmasına izin vermek, en doğru hareket olabilir.
🔚 Sonuç: Doğaya Kulak Vermek Gerek
Her yanan yere yeniden çam dikmek, ezbere yapılmış bir alışkanlık gibi görünüyor. Ama doğa ezberle işlemez. O uyumla, dengeyle, çeşitlilikle var olur. Biz doğanın hızına değil, kendi hızımıza göre hareket ediyoruz. Oysa tam tersi olmalı.
Doğaya kulak verelim. O zaten ne yapacağını biliyor. Belki de bizim tek yapmamız gereken, ona biraz zaman tanımak ve doğru tercihlerle destek olmaktır.
Not: Unutmayın, ormanı sevmek sadece fidan dikmekle olmaz. Onu anlamakla, onunla birlikte yaşamakla olur.
Yazan: Lütfi Levent

- Art
- Causes
- Crafts
- Dance
- Drinks
- Film
- Fitness
- Food
- Jeux
- Gardening
- Health
- Domicile
- Literature
- Music
- Networking
- Autre
- Party
- Religion
- Shopping
- Sports
- Theater
- Wellness